bugün
yenile
    1. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      louis-ferdinand celine tarafından 1932 yılında yazılan roman. aynı zamanda ilk romanıdır. kitap, le monde 'un yüzyılın 100 kitabı listesi'nde de 6. sırada yer almıştır. (bkz: kinyas ve kayra) --- spoiler --- "insanın kendine karşı bir seferde çıkarabileceği rezaletin boyutunu deneysel olarak ölçeyim hele!.. gel gelelim rezaletin ve heyecanın sonu yoktur, açgözlülükle işi nereye kadar vardırmak zorunda kalacağınızı kestiremezsiniz... insanların sizden daha neler gizlediklerini de... daha neler gösterebileceklerini de. tabii yeterince uzun yaşarsanız. palavralarını yeterince deşebilirseniz. her şeyi sil baştan ele almak gerekiyordu." --- spoiler ---
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      muhteşem bir louis ferdinand celine romanı. koca kitap ölümden bahsediyor. gerçekten ölümden bahsediyor. bardamu'nün raslantısal yaşamının tek nedeni bu; bir gün ölecek olmak. diyor ki bardamu; "gerçek denen şey bitmek bilmeyen bir can çekişmedir. bu dünyanın tek gerçeği ölümdür. seçim yapmak gerek. ya ölmek ya da yalan söylemek için. ben kendimi öldüremedim asla!" sessizlik delip geçiyor okuyucunun zihnini. tüm kavramlara ve tüm olgulara ana-avrat küfrediliyor bir nevi. ekliyor; "önlerine geceyi ve gündüzü katmış gidiyorlardı. ve yaşamı. insanlık; kendi gürültüsünden hiçbir şey duymuyordu. sallanıyorlardı. üstelik kent ne kadar büyük ve ne kadar yüksekse o kadar pişkinliğe vuruyorlardı. bir şeyler için çabalamaya değmez. diyorum ya size. değmez. ben denedim. değmedi." felçli gibi hissediyor okuyucu. ruhu mıhlanıyor hayata. ateşten bir varoluş hissedilirken bardamu hislere tercüman olmaya devam ediyor. "ateş" diyor. " bazen işkence eder bazense ısıtır. bu içinde mi yoksa önünde mi olduğuna göre değişir. hayat gibi." susuyoruz uzunca bir süre. konuşmaya gerek yok aslında. hafifçe gecenin içine itiliyor okuyucu. "bir şekilde gecenin içine itilenler eninde sonunda bir yere varıyordur her halde. cesur ol ferdinand. her yerden dışarı edile edile mutlaka hepsini, o pisliklerin hepsini birden korkutan o numarayı bulacaksın. ve o da gecenin sonunda olsa gerek. işte zaten onlar da bu yüzden gecenin sonuna gitmeyi göze alamazlar. alamıyorlar" denildiğinde bu şaheserin isminin nereden geldiği anlaşılıyor. yaşam boyunca aranılan tek şeyin muhteşem bir üzüntü olduğundan bahsederken celine, albert camus'nun o müthiş sözü akla geliyor. "her insanın bir olayı olmalı." "mutsuzum" diyenler akla geliyor sonra. ve o kişilere haddini bildiriyor bardamu; "mutsuzum demekle iş bitmez. insan ayrıca bunu kendine kanıtlayabilmeli. kendini geri dönüşü olmayan şekilde ikna edebilmelidir." yine ölüm konusuna geliniyor. her şeyin sonu olan o duruma. bu kez okuyucuyu ters köşeye uçuruyor üstad. diyor ki; "her şeyin sınırına gelinen nokta vardır. bu nokta bazen ölüm değildir!" her şeyin fazlasıyla ifade edildiği, net bir şekilde öne sürüldüğü şu zaman diliminin insan(cık)larına bir küfür gönderiyor yaklaşık yüz yıl öncesinden; "her şey size fazlasıyla açıklanıyor. sorun bu! anlamaya çalışsanıza biraz. uğraşsanıza. düşünsenize!" duraganlığın boktanlığından bahsediyor sonra. "aynı yerde durduğu sürece nesneler ve insanlar yozlaşırlar. çürüyüp leş gibi kokmaya başlarlar" diyor. biribirine acılarını anlatlanlara konuşarak tecavüz ediyor üstad. "insan dediğin şeyin tek amacı; yıllar süren ekşi bir surata, paramparça bir ruha, örselenmiş bir bedene sahip olmaktır" diyor. sırf bu yüzden de doğaya "kaltak" diye bağırıyor. ölümü evliliğe benzetirken aşk kavramını ortaya koyuyor. "toprak, herkesi kavuşturmaya yarar" diyor, emektar bir çiftçi edasında. "hayat devam ettiği sürece kavuşmak olanaksızdır. sizi oyalayan fazlasıyla renk, çevrenizde hareket eden fazlasıyla insan vardır." olmayan bir hayatta varoluşu bir hayal olarak görüyor. "dünya çoktan ölmüş" derken amacını belli ediyor. "bizler yalnızca onun üzerindeki kurtçuklarız. o boktan koca cesedinin üzerindeki kurtlar. ha bire onun bağırsaklarını kemirip duruyoruz. hem de yalnızca zehirli yerlerini. biz bir boka yaramayız. doğuştan çürümüşüz biz." ne söylenebilir ki bu cümlelerden sonra? hiçbir şey. bir şeyleri sonuca bağlamanın derdinde olanların sessizliğini kırıyor; "gerçek gençlik sevmektir." diyor. "herkesi ayırım gözetmeksizin sevmek." medeniyet saplantısını kafaya takanlara da deli diyor üstad. mutsuz olduğunu söyleyenlere inanmamamızı tembihlerken şu öneriyi sunuyor; "hele bir sorun, hala uyuyabiliyorlar mı? yanıt evetse, her şey yolunda demektir. karşınızdaki koca bir yalancıdır." gitmekten bahsederken o büyük insan, o kadar kararlıdır ki bu kararlılığı iç acıtır; "gidiyorum! giderken gözümün tekini düşürsem, dönüp almam." "insan yaşamda yükselmez. alçalır" dediği an üstad, üryan kalıyor insanlık. hatta çırılçıplak. (bkz: louis ferdinand celine)
    3. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şaheser. okumadan ölmeyin. okurken ölümü görün.
    4. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir kitap. taze mürekkep kokusunun hala üzerinde olduğu, adi bir kağıda basılmış bir kitap insan hayatını etkileyebilir mi? bir kitap sonuçta. hepsi bu. gece de benim... sonda bende... yolcu da benim... (bkz: kinyas ve kayra)
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      alıp okuyacaktım ama 35 tl idi bende 40 vardı elim gitmedi.
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "aşırı kanaat sahibi olmaktan beter hiçbir şey yoktur!" sırf bu kitap okunsun diye buraya yazdım. ama siz orjinal başlığına yazın.
    7. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: yazarını yok eden kitaplar) ''insanlar sonradan ,onlara ettiğiniz iyiliğin intikamını alıyorlardı daima...'' ''daha önce en çok meraklısı olduğumuz şeylerden, günün birinde artık gitgide daha az söz eder oluveririz, ille de konuşmak gerektiğinde zorlanırız. kısa keseriz... vazgeçeriz... otuz yıldır konuşup duruyoruzdur zaten... haklı çıkmayı bile umursamamaya başlarız. kendimizden iğreniriz...'' ''insanlara güvenmek demek kendini azıcık öldürtmekle eşdeğerdir.'' ''...insanların sizi tanımaları, havaya girip size nasıl zarar verebileceklerini bulmaları ne de olsa biraz zaman ister. henüz size kötülük etmenin en kolay yolunu bulmaya çalıştıkları sürece, biraz nefes almak mümkündür, ama işte o bağlantı noktasını buldukları an, her gittiğiniz yerde kör tuttuğunu beller. sonuçta en keyifli dönem, gidilen her yeni yerde henüz bir yabancı olmaya devam ettiğiniz zaman dilimidir. sonrasında, o aynı hırtlık yeniden başlar. i̇nsan doğası budur. i̇şin püf noktası, o sevgili dostlarımızın sizin zayıf noktanızı iyice bellemelerini gereğinden fazla beklememektir. tahtakurularını sığınacakları çatlaklarını bulmadan önce ezmek gerek. öyle değil mi?''
    8. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "kanla ve özdeyişlerle yazan, okunmak değil, ezberlenmek ister." (bkz: friedrich nietzsche)
    9. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      işte tam şimdi sırası geldi, okunmak için zamanını beklediğim kitaplarımdan biriydi haydi bakalım! aynı zamanda hakan günday'ın hep yanında duran başucu kitabı. --- spoiler --- buralara edit gelecek --- spoiler ---